İSTANBUL- EHP tarafından düzenlenen sempozyumda “Alternatif bir ekonomi programı” tartışıldı.
Emekçi Hareket Partisi (EHP) “Alternatif Bir Ekonomi Programı” konulu iki günlük sempozyum gerçekleştirdi. İstanbul Maltepe ilçesinde bulunan Yılmaz Mızrak Kültür Merkezinde yapılan sempozyumun ilk gününde gelir dağılımında adaletli bölüşüm, kriz ve kar oranlarındaki düşme eğilimi, alternatif ekonomi programı konuları ele alındı. Sempozyuma çok sayıda ekonomist siyasi parti temsilcisi ve sivil toplum örgütleri katıldı.
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. İzzettin Önder hükümetlerin asgari ücreti artırmama tercihini “ekonomik zorunluluk” değil, “siyasi tercih” olarak değerlendirdi. Türkiye’nin kapitalist düzen içinde kendi yolunu bulamayacağını söyleyen Önder, “Bu ülkede sermaye kamu gücünü aştı, kamu gücü ezildi; emekçiler ve emekliler ezildi” diye konuştu.
HAYATA KALMAK İÇİN BORÇLANIYORLAR
Araştırma Görevlisi Gülşah Suileten tarafından yönetilen birinci oturumunda konuşan Ankara Üniversitesi’nde Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir, mevcut iktisat anlayışının toplumsal gerçeklikten kopuk olduğunu vurguladı. Türkiye’de işçi sınıfının giderek daha kırılgan hale geldiğini belirten Gamze Yücesan Özdemir, “Geniş tanımlı işsizlik oranının gençlerde yüzde 41,7, kadınlarda ise yüzde 38,3 civarında. Türkiye işçi sınıfı hayata ücret bağıyla bağlı. Temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için borçlanmak zorunda kalıyor” diye konuştu.
Prof. Dr. Hasan Tekgüç, geniş tanımlı işsizliğin artığına vurgu yaptı. Tekgüç konuşmasında AKP'nin 2018 yılından bu yana ekonomi ve kalkınmada tıkanmaya yaşandığını vurguladı.
‘YAŞLI YOKSULLUĞU TOPLUMSAL BİR SORUN’
Doç. Dr. Selin Pelek, sosyalist hareketin emeklilere daha çok eğilmesi gerektiğini vurguladı. Selin Pelek, doğum oranlarının ve nesiller arası kitlesel eğitime ulaşımın çok hızlı artmasının bir krizin içinde olduğumuzu göstergesi olduğunu kaydetti. Selin Pelek, “Artık emeklilik bir dinlenme dönemi değil, kimin elinden ne gelirse, diyerek yeniden bir çalışma dönemi oldu. Yaşlı yoksulluğunun toplumsal sorun olduğu ile yüzleşmemiz gerekir ve buna karşı mücadele edilmesi gerekir” dedi.
Yarım saatlik aranın ardından ikinci oturuma geçildi. İkinci oturumda “Kriz ve Kar Oranlarındaki Düşme Eğilimi” konusu tartışıldı. İkinci oturumu moderatörlüğünü Doç. Dr. Benan Eres yaptı. İktisatçı Ekonomist Prof. Dr. Ahmet Tonak, kapitalist ekonominin belli bir ritmi olması gerektiğinden ve zaman zaman büyümenin durabileceğini söyledi. Rekabetin kapitalizm içinde bir savaş şekli olduğunu anlatan Tonak, Türkiye 2009 krizlerinin nedenselliklerini rekabete bağlı olduğunu söyledi.
VERİ TAKİBİ
Daha sonra konuşan Dr. Ozan Mutlu, Marksist ekonomi politiğinde devlet hizmetlerinin sosyal araçlar üretim olarak geçmediğini bugünkü ekonomi politikasında birçok noktayı elekten geçirmek gerektiğine vurguladı. Mutlu, “Solcular sömürüyoruz derken bu sayısal gerçekliğe de dayanıyor arık değer oranı yükseldikçe sömürü artıyor. Türkiye gibi ekonomilerde veri takibi yapmak çok zor üç dört yılda bir veri kaybı yaşanıyor” dedi.
KAPİTALİZİMİN EMEK SÖMÜRÜSÜ
Üçüncü oturumda konuşan Dr. Ekin Değirmenci ise Türkiye ekonomisinin dünya ekonomisine eklemlenmeye çalışmasına daha ağır olduğunu söyledi. 2002 krizinin en önemli özelliğinin üretici unsurları artırması olduğuna dikkat çeken Ekin Değirmenci , “Dünya ekonomisine eklemlenmeye çalışan Türkiye ekonomisi kapitalistleşmekten geçiyor. Kapitalistler ise emek sürecini daha fazla artırıp iş ve çalışma sürelerinin çoğaltarak eklemlenme sürecini yürütüyor” dedi.
