ADAMDER yöneticisi: Kürtlerle barışmış Türkiye Ortadoğu’da aktör olur

img
İSTANBUL - Demokratikleşmenin devlet icazetiyle değil, mücadeleyle olacağını belirten askerlerin kurduğu ADAMDER Yönetim Kurulu üyesi Muhsin Dalfidan, "Kürtlerle barışmış bir Türkiye, elbette ki Ortadoğu'da daha güçlü bir aktör haline gelecektir" dedi.
 
Ortadoğu’da yaşanan savaşın paralelinde Ekim ayında iktidarın MHP kanadının Kürt sorununun çözümüne dair başlattığı tartışmalar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"yla yeni bir evreye girdi. PKK'nin fesih ve silahsızlanma kararıyla ilerleyen süreçte, iktidar kanadından söylem dışında her hangi somut bir adım atmış gelmiş değil. Süreci nasıl etkileyeceği belirsizliğini koruduğu İran-İsrail savaşı şiddetlenirken Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği (ADAMDER) Yönetim Kurulu iyesi Muhsin Dalfidan çözüm için devleti buna zorlamak gerektiğini belirtti. 
 
Kara Harp Okulu son sınıf öğrencisiyken politik görüşleri nedeniyle 1980 askeri darbesinde okuldan atılan Dalfidan, 40 yıldan fazladır bir savaşın sürdürüldüğünü, bir çözümün yaratılmadığını belirterek, sürecin başarıya ulaşabilmesi, devleti buna zorlamak için toplumsal ve siyasal muhalefetin ortak bir mücadeleyi örgütlemesi gerektiğini söyledi. Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtlayan Dalfidan, örgütün ateşkes ilan ettiği ve İmralı ile görüşmelerin yapıldığı bir süreçte sınırın ötesinde devam eden saldırıların da savaş hukukuna aykırı olarak nitelendirdi. 
 
Kürt sorunun demokratik çözümü konusunda sıcak bir gündem ve tartışmalar söz konusu. Ekim ayı ile başlayan yeni süreçle PKK kongresini topladı, silahlı mücadeleyi sonlandırma ve fesih kararı aldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
40 yılı aşkın bir süredir savaş sürüyor fakat sorun çözülemedi. Bu anlamda devletin adım atmasıyla Ekim ayında böyle bir sürecin başlaması tüm kuşkulara, endişelere ve devlete karşı güvensizliklere rağmen olumlu bir adım diye düşünüyoruz. Türkiye'nin demokratikleşmesiyle Kürt sorununun barışçıl çözümünün ben doğrudan doğruya ilişkili olduğunu düşünüyorum. Çünkü zaten Kürt sorununun çözümü, bir demokrasi meselesi yani eşit yurttaşlık bir demokrasi meselesi. Tüm ulusal kimliklerin eşit, özgür bir ortamda bir arada yaşama imkanının sağlanabilmesi için bir demokrasinin varlığı şart. Bu bağlamda demokrasi mücadelesiyle barış mücadelesinin farklı mücadele biçimleri olmasına rağmen bir arada gitmesi gerektiğini, bir bütünlük içerisinde iki mücadelenin birbirinden ayrılamayacağını düşünenlerdeniz.
 
Bir taraftan süreç var, ama bir taraftan Türkiye'de siyasal iklim otoriterliğin ve toplumsal, siyasal muhalefete dair baskıların sürdüğü bir iklim. Böylesi siyasal bir iklimde demokratikleşme nasıl olacak?
 
 
Tüm demokrasi güçleri, tüm toplumsal ve siyasal muhalefet ve Kürt Özgürlük Hareketi, Kürt halkının dinamiklerinin kendi özgürlüklerini gören yerden birlikte ortak bir barış ve demokrasi mücadelesini örmeleri şart.
 
Devletin icazetiyle olmayacağı açık. Devletin niyetinin ne olup olmadığı tartışılabilir, elbette ki farklı olacak, fakat bir barış adımı atılıyorsa bunun nereye doğru gidip gitmeyeceği tümüyle halkların ortak ve topyekun mücadelesiyle şekillenecek diye düşünüyorum. Tüm demokrasi güçleri, tüm toplumsal ve siyasal muhalefet ve Kürt Özgürlük Hareketi, Kürt halkının dinamiklerinin kendi özgürlüklerini gören yerden birlikte ortak bir barış ve demokrasi mücadelesini örmeleri şart. Bu örülemezse, devlet kendiliğinden bir şekilde demokratik bir toplumun inşasına ve farklılıklarıyla birlikte tüm halkların, cinsel kimliklerin, inançların, farklı kesimlerin bir arada barış içerisinde eşit, özgür yurttaşlık temelinde, kolektif haklarını da tanıyarak bir barışı da demokrasiyi de tesis etme niyetinde olmayacağı kanısındayım.
 
Sürecin başarıya uğramasında belirleyici olanın tüm mücadele dinamiklerinin ortak mücadelesi olduğunu mu söylüyorsunuz?
 
"Müzakere ediyoruz öyleyse daha aktif bir şekilde sokak mücadelesinin içerisinde olmayalım, müzakereyi ve diyaloğu öne çıkaralım, onun dışındaki değişik mücadele biçimlerinden biraz geri duralım" dediğimiz takdirde bu süreç başarıya ulaşamaz diye düşünüyorum. Devleti buraya zorlamak ancak ve ancak toplumsal muhalefetin birleşik ve topyekun mücadelesiyle, meşruluk ve demokratiklik temelinde tüm mücadele biçimlerini toplumsallaştırmak zorundayız. Ve toplumun tüm muhalif kesimleriyle birlikte bunu yapmak durumundayız. Sürecin ancak böyle bir başarıya ulaşabileceğini düşünüyorum. Elbette ki barış savaşan taraflar arasında olur. Ama bu, sadece savaşan taraflara bırakılmayacak kadar kıymetli ve önemli bir adım. Bu anlamıyla tüm toplum kesimleri, bunu gören bir yerden bu sürece destek vermeliler. Dayanışma içerisinde ve mücadelenin parçası, aktif bir parçası halinde olmalılar.
 
Süreçle beraber PKK fesih ve silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı aldı. Bu bugüne kadar bu konuda yaşanan benzer süreçlerde bir ilk. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Önemi nedir, sürece yansımalarının nasıl olacağını düşünüyorsunuz?
 
Aslında bir barış yönelimi, bağımsız bir ulus devlet kurma yaklaşımından uzaklaşması yeni değil, daha gerilere doğru gidersek 93'lere kadar dayanıyor. O günden bugüne kadar, özellikle reel sosyalizmin yıkılmasından sonra bir paradigma değişikliği arayış içerisine girildi ve bugüne kadar gelindi. Bugün için 40 yıllık bir savaş sürecinde yenen ve yenilen yok. Bu bağlamda hem bu yönüyle bir ideolojik politik yenilenmenin gereği olarak hem de pata durumunun bir türlü aşılamaması ve bunun bir çözümsüzlük, bir tıkanma durumuna işaret etmesi yönüyle, silahlı mücadeleyi bırakma kararının önemli olduğunu düşünüyorum. Bir örgütlenme tarzı, bir mücadele tarzının başka bir örgütlenme ve mücadele tarzına dönüşümü olarak değerlendirmek ve bir süreç olarak algılamak gerektiğini düşünenlerdenim. "Feshettim" deyince hiçbir şey fesih olmaz. "Bıraktım" deyince hiçbir şey bırakılmaz. Dolayısıyla bir örgüt formunun başka bir örgüt formuna doğru dönüşümü ve bunun toplumsallaştırılması çabası olduğunu düşünüyorum. 
 
Kürt Özgürlük Hareketi'nin bu adımı karşısında, Abdullah Öcalan'ın yaptığı birkaç heyet ve bayramdaki aile görüşü dışında süreçle bağlantılı atılmış başka bir adım yok. Sizce bu aşamada devlet nasıl bir tutum almalı ve hangi adımları atmalı?
 
Toplumsal muhalefet, uluslararası konjonktür, Kürt Özgürlük Hareketi'nin Türkiye sınırlarını aşan bir meşruiyet kazanması, Rojava meselesi... Bütün bunları bir araya koyduğumuzda ve bunlardan bağımsız olarak ele aldığımızda, devletin ne barış ne de demokrasi diye bir derdinin olmadığını düşünüyorum. Buradan hareketle devletin, Ekim ayında Bahçeli'nin öncülüğünde onun kişiliğinden hareketle attığı adımı yok mu sayacağız, elimizin tersiyle itecek miyiz? Hayır, bu başka bir şey. İtmeyeceğiz. Fakat oradan birtakım adımların atılacağını beklemek ve süreci bekleyerek, izleyerek geçirmek en başta da söylediğim gibi kesinlikle kabul edilebilir durum değil. Öyleyse ne yapacağız? Bugüne kadar yapılanlar yeterli miydi? Somut barış taleplerinin daha sade, tüm toplum kesimlerinin anlayabileceği şekilde formüle edilip bunun değişik araçlarla topluma mal edilmesi gerekiyor.
 
Bunun yeterince yapılıyor mu?
 
 
Toplumun, toplumsal muhalefetin farklı kesimleriyle, sendikalar, odalar, siyasi partiler, inanç örgütleri; bunlarla daha sürekli, daha kalıcı ilişkiler kurulmalı ve bu demokrasi ve barış talepleri doğrultusunda bunlarla ortak bir faaliyet sürdürmenin araçları yaratılmalı.
 
Hayır, yapılmıyor. Son dönemlerde Kürt halkı arasında, batıdaki Kürtler arasında bu yapılmaya çalışılıyor. DEM Parti bunun için çabalıyor, fakat yetmez. Daha fazla halk toplantıları yapılmalı; halkla iç içe, mahalle mahalle, sokak sokak bu işler anlatılmalı. Aynı zamanda Kürt olmayan kesimlere de anlatılmalı. Toplumun, toplumsal muhalefetin farklı kesimleriyle, sendikalar, odalar, siyasi partiler, inanç örgütleri; bunlarla daha sürekli, daha kalıcı ilişkiler kurulmalı ve bu demokrasi ve barış talepleri doğrultusunda bunlarla ortak bir faaliyet sürdürmenin araçları yaratılmalı. "Devletle bir müzakere, diyalog sürecindeyiz. Bu talepleri sokakta yüksek haykırırsak, bu talepleri sokak ayağını da kullanarak toplumsallaştırma adımları atarsak, bu diyalog sürecine zarar verir mi?" gibi bir kaygıdan, endişeden uzak durulmalı. Tam tersine bu zarar değil, fayda verir. Devlet bir taraftan "terörsüz Türkiye" deyip,  barıştan söz ediyor. Ama bir taraftan da hem Kürt Özgürlük Hareketi'ne hem de diğer toplumsal muhalefete; düzen içi muhalefet olan, "Bu devletin bekası sorununda başka her şey teferruattır" diyebilen, bir devlet partisi hüviyetinde olan CHP ve CHP kitlesine karşı da son derece sert, şiddetli, hukuksuz bir saldırı içerisinde. Ama bunu yaparken hemen bir başka tarafta bir demokratik adım atma görüntüsü yapıyor. İşte yargı paketi çıkarmaya çalışıyor, hiçbir faydası olmayan bir paket olarak gündeme geldi. Yerel yönetimlerde bir şey yapmaya çalışıyor ama çıkan taslak, yerel yönetimleri tümüyle ortadan kaldıran, merkezi basit bir aparat haline getiren bir taslak şu haliyle. Devlet, çok yönlü ve topyekun bir saldırı sürdürüyor. Öyleyse karşısındakiler, bizler de aynı şeyi yapmalıyız. Hem diyalog müzakere hem de demokrasi temelinde sorunun sokak ayağını da örgütlemek zorundayız. CHP'nin 19 Mart'tan sonra başlattığı bu kitlesel sokak eylemlikleri olmak üzere daha geniş kesimleri bir araya getirecek bir ortak mücadele hattı tutturulmadı. Bunun bir handikap olduğunu düşünüyorum. 
 
Sizce neden burada ortak bir mücadele hattı tutturulamadı?
 
Örneğin CHP'nin mitingleri, CHP'nin bu eylemlilik süreci CHP'nin kendi bekasına ve İmamoğlu'nun tutukluluğunun kaldırılması meselesine sıkışıp kaldı. CHP'den tabii başka bir şey beklenemez. Ama hem diyalog yöntemleriyle hem bu parti ve benzer partilerle daha sık ilişkiler, daha somut demokrasi ve barış taleplerini formüle eden bir eylemlilik hattı üzerinden bu mücadelenin daha kitlesel şekilde parçası olunsa o süreç CHP'nin taleplerini aşan barış ve demokrasinin toplumsallaştırılması taleplerine doğru evirilen bir sürece gelebilir. Aynı zamanda bir başka şey, barış ve demokrasi taleplerinin öne çıkarılacağı şekilde, Kürdistan'da da bir taraftan halk toplantıları yapılırken bir taraftan da geniş kitlesel mitinglerin yapılması gerekiyor. Devlet, Kürt Özgürlük Hareketi'ni, Kürt mücadelesini toplumsal muhalefeti en zayıf hale getirerek en aza razı etmek, esas olarak kendi çıkarları temelinde bu süreci yönlendirmek için mücadele ediyorsa biz de gücümüzü en az almaya çıkarıp en rasyonel, en birleşik, en ortak şekilde dayanışma içerisinde tüm mücadele biçimlerini bir arada kullanarak karşısında durursak onu zorlayabiliriz.
 
Meclisin de rolü önemli. Bir özel komisyon kurulması tüm tarafların talebi. Bu konuda neler söylersiniz?
 
 
Meclis'te alınan bir karar, Meclis'te tüm partilerin katılımıyla alınacak kararlar, adımlar toplumun geniş kesimleri tarafından çok daha kolayca kabul görecektir.
 
Meclis'te bir komisyonun elbette kurulması iyi olur. Fakat şöyle bir handikap var. Meclis'in yapısı belli, 2017 referandumdan sonra artık Meclis'in yetkileri sınırlı. Başkanlık sistemi dediğimiz mesele Meclis'in yetkilerini çok sınırladı. Ama buna rağmen Meclis en azından siyasal muhalefetin ve iktidarın bir arada bulunduğu bir zemin. Burada tüm siyasal muhalefet ve iktidar ortak bir komisyon oluşturup, tartışarak buradan adım atarsa bunun hem hukuksal zeminine dayanması hem toplumsal meşruiyet açısından -çünkü sosyalist muhalif kesimlerin meşruiyet anlayışıyla toplumun geniş kesimlerinin meşruiyet anlayışı aynı değil- önemli. Meclis'te alınan bir karar, Meclis'te tüm partilerin katılımıyla alınacak kararlar, adımlar toplumun geniş kesimleri tarafından çok daha kolayca kabul görecektir. Aynı zamanda hukuksal bir güvenceyi de ifade edecektir. Fakat sadece Meclis'teki bir komisyon değil. Siyasal ağla, toplumsal ağı ayrıştırmak doğru değil. Bu anlamıyla toplumsal muhalefetin farklı kesimlerini de sürece katacak mekanizmalar geliştirilmeli. Yani tüm sendikalar, meslek odaları, inanç grupları gibi farklı toplumsal muhalefet kesimlerinin de sözlerini söyleyebilecekleri bu sürecin olgunlaşması, gelişmesi ve kararlaşma süreçlerinin oluşmasında doğrudan doğruya irade koyabilecekleri mekanizmaların geliştirilmesi gerekiyor.
 
Süreç bakımından önemli bir gelişmede, Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat çağrısının ardından PKK'nin hemen ateşkes ilan etmesine rağmen, saldırıların sürmesi. Örgütten bu konuda açıklamalar ve tepkiler var. Bir taraf ateşkes ilan ediyorsa karşı tarafın bunu gözetmemesi savaş hukuku bakımından nerede duruyor?
 
Savaş hukuku ilk defa ihlal edilmiyor, kimyasal silah tartışmaları ilk defa olmuyor. Bu tartışmalarda "Kimyasal silah kullanılma konuları araştırılsın" diyenlerin bile yargılandığı, bunlarla birlikte susturulduğu bir süreci hepimiz yaşadık, biliyoruz. Dolayısıyla savaş hukukuna uygun olup olmadığı tartışılır. Bence de uygun değildir. Haberler geliyor, okuyoruz. Artık hiçbir şey gizli kalmıyor. Gerilla mevzilerine ne türden silahlar atıldı, farklı medya organlarından okuyoruz, biliyoruz. Tabii ki bu savaş anlamıyla kabul edilemez. Üstelik böyle bir müzakere süreci var ve müzakere sürecinde bir taraf kendini feshettiğini ve silahları bıraktığını söylüyor. Bunun ikinci boyutu şu; en güçsüz hale getirerek çaresiz bırakabileceğini düşünüyor. Bunun için bu kadar saldırgandır. Ama Özgürlük Hareketi'nin açıklamalarını görüyoruz. Bunlar propagandatif şeyler olarak düşünülmemeli sadece. Çaresiz değil, başka seçenekler de var. Bütün bunları görüp 40 yıldır yok edemediğin bir özgürlük mücadelesini böyle bir barış ve müzakere sürecinin gerekliliklerini kendi açından fırsata çevirerek tek yanlı olarak bir saldırı, silahlı saldırıya geçmenin etik olarak da savaş hukuku olarak da haklı yanı yok.
 
Sürecin başlamasında bölgesel gelişmelerin de etkisi olduğunu taraflar belirtiyor. Devlet Bahçeli ilk yaptığı açıklamalarda "coğrafyanın mesajını aldık" diyerek, Türk-Kürt kardeşliği vurgusunu yapıp, açıklamalarda bulundu. Şimdi de İran üzerinden yaşanan bir gelişme var. İran-İsrail meselesinin Türkiye'ye olası yansımaları neler olabilir?
 
 
İran özelindeki bu gelişmelerin yaşanacağı bilinen bir gerçekti. Bunu İran da biliyordu. Fakat ben burada şunu söyleyebilirim: Bu gelişmeler Ortadoğu'da Kürtlerin pozisyonunu güçlendirmiştir. Kürtlerin temel eksikliği oradaki birliği tam olarak tesis edememeleridir.
 
Ortadoğu dünden bugüne kadar dünya emperyalist sistemin oyun alanlarının başında gelen bir yer. Ve 21'inci yüzyılın başından itibaren bu daha da yoğunlaştı. ABD'nin dünyanın tek hegemonu olma pozisyonunun sarsılması sonucunda Ortadoğu'da nüfuz mücadeleleri ve emperyalistlerin Ortadoğu'da bir paylaşım içerisinde birbirleriyle didişmeleri ve bunu vekalet savaşları üzerinden yapmaları daha çok ivme kazandı. Böyle bir süreçte tabii ki İsrail her zaman için emperyalizmin esas olarak da ABD'nin vazgeçemediği ve Ortadoğu'daki jandarması pozisyonunda bir ülke. İran özelindeki bu gelişmelerin yaşanacağı bilinen bir gerçekti. Bunu İran da biliyordu. Fakat ben burada şunu söyleyebilirim: Bu gelişmeler Ortadoğu'da Kürtlerin pozisyonunu güçlendirmiştir. Kürtlerin temel eksikliği oradaki birliği tam olarak tesis edememeleridir. Bir birlik de tam anlamıyla tesis edilebilirse Ortadoğu'da demokrasinin bir istikrarının oluşabilmesinin merkezinde Kürtler var. Diğer bir mesele de Bahçeli'nin öngörüsünün gerçekçi olmadığını, bunun birazcık da manipülatif ve propagandatif olduğunu düşünüyorum. 
 
Kastettiğiniz Bahçeli'nin, İran'dan sonra nihai hedefin Türkiye olacağı yönündeki açıklaması mı?
 
Evet. Böyle bir şey olmayacak. Çünkü Türkiye bir kere ABD emperyalizminin yörüngesinden çıkan, çıkacak olan bir ülke değil. Söylemde yer yer ABD emperyalizmine karşı çıkılıyormuş görüntüsüne de bence çok fazla prim vermemek gerekiyor. Aslında söyleme değil, eyleme baktığımızda hep böyle önemli kavşaklarda, önemli durumlarda sert çıkışlara rağmen bağımsızlık, "Biz bölgesel güç olduk" vurgularına rağmen ABD'nin her dediği yapılageldi ve yapılmaya devam ediyor. Tabii ki belli çelişkiler var. Türkiye bölgesel bir alt emperyal güç olma çabası içerisinde, ama çizgiyi aşmayacağının, bugüne kadar tavrının bundan sonraki tavrının teminatı olduğunu düşünüyorum. Kürtlerle barışmış bir Türkiye, elbette ki Ortadoğu'da daha güçlü bir aktör haline gelecektir. Bunun da tartışılacak bir yanı yoktur. Ama bu barışma cesaretini gerçek anlamda gösterebilecek mi? Yoksa teslim alma refleksiyle barışa doğru gittiğini kendine ve kitlelere aldatma politikasını güdebilecek mi? Ama bu politikayı güdemeyecek. Çünkü karşısında aldatılacak bir halk yok. Ya gerçek barışı yapacak ya da geçmişte olduğu gibi bu süreç tıkanacak ve bitecek.
 
Sizin ADAMDER olarak sürece katsı sunma konusunda bir çalışmanız olacak mı?
 
Bu süreçle paralel olarak bu yıl 12 Ekim tarihinde 5'incisini yapacağımız bir sempozyum olacak. Adı da  "Militarizmden arındırılmış bir dünya ütopyası" olacak. Sempozyumun bu yıl ki konularını da, "Faşizm – Savaş", "Faşizm – Militarizm", "Savaş ve Barış" olarak seçtik. Bu sürece kendi cephemizden katkı sunmak için bu başlığı seçtik. Bir arada yaşama imkanı olarak Kürt sorunun barışçıl çözümünün imkanları, bunun toplumsallaştırılması gibi konuları burada tartışacağız. 
 
MA / Yeşim Tükel 
 

Diğer başlıklar

00:04 Şirnex'te 5 bölge 'özel güvenlik bölgesi' ilan edildi
26/06/2025
23:54 Bakırhan İngiltere'de: Öcalan’ın fikirlerinin hayata geçmesi kritik önemdedir
23:06 Dêrik'te Abdullah Öcalan için kitlesel yürüyüş
22:49 Farqîn ve Xana Axpar’da halk toplantıları: Devlet somut adım atsın
22:07 Erdoğan, Katar Emiri ile görüştü
21:50 Çetin Arkaş için çağrı: Vakit kaybetmeden hasta tutsaklar serbest bırakılmalı
21:21 Madde bağımlılığına karşı broşür dağıtıldı
20:33 18 yaşındaki Oya Budak ayrıldığı erkek tarafından katledildi
19:54 Buca işçilerinin eylemi kazanımla sonuçlandı
19:51 Emekliler hakları için sokağa çıktı
19:25 Gazeteci Metin Yoksu tutuklandı
19:01 DEM Parti Fethiye'de kadınlarla buluştu
18:58 Riha'da KHK'liler için eylem
18:54 İran’da Beluç öğretmen katledildi
18:49 DW Türkçe'nin erişim engeli kaldırıldı
17:52 Halk TV'ye 10 gün yayın durdurma cezası
17:33 Katledilen Yaprak Türk'ün cenazesi kadınların omuzlarında taşındı
17:21 ÖHD Çetin Arkaş için hashtag çalışması başlatacak
17:14 Gazeteci Hakan Ergün tahliye oldu
16:51 Amed’de ‘Mezopotamya’da kadın direniş gelenekleri’ paneli
16:28 Bakırhan İngiltere’deki temaslarında 'sürece' destek istedi
16:22 Uytun’u katleden bomba atarın kime ait olduğuna yanıt verilmiyor
16:02 'Fuhuş çetesinin' tehdit ettiği gazeteciden suç duyurusu
15:54 Bakanlık 'soru önergesinin' soru kısmını es geçti
15:35 Bayındır: Halkımızın mücadelesi Öcalan’la zafere ulaşacak
15:20 ‘Toplum açısından tehlikeli’ denilen tutsağın tahliyesine engel
15:17 Hak örgütlerinden iktidara: BM'nin ömür boyu cezada makul sürede tahliye raporuna uy
15:16 HDP eski İl Eşbaşkanı Leygara'ya ceza
15:14 Yapı-Yol Sen’den ‘8’inci Dönem Toplu Sözleşme’ açıklaması
15:03 Ayşe Sürücü’nün duruşması ertelendi
15:01 TMOOB Bölge İKK: Newala Qesaba’nın hafızası yok edilmeye çalışılıyor
14:05 Üniversite personeli promosyon taleplerini açıkladı
14:04 Emekçiler: Açlık sınırının altında yaşıyoruz
13:58 Kamu taşınmazlarının turizm yatırımlarına tahsisine tepki
13:09 HDK’den Muharrem Matemi mesajı
13:00 'Özgürlük Nöbeti' 14. yılına girdi
12:50 Gazeteci Ertaş hakkında beraat kararı
12:44 MKG’den Zeynep Durgut'a destek: Yanındayız
12:29 BELTUR işçilerinden Bozdoğan Kemeri’nde eylem
12:27 İstinaftan çocuğa tecavüz ve fuhuş davasında ceza artırım talebi
12:25 Gazeteci Berivan Kutlu hakkında dava
12:24 2 çocuğun ölümüne neden olan ‘traktör’ davası görüldü
11:49 Hêne Eşbaşkanı’nın davası mütalaa için ertelendi
11:34 Gazete dağıtımcısına 2 yıl 1 ay ceza
11:12 İmralı Heyeti: Süreç önemli bir aşamaya geldi
10:54 Eylemdeki belediye işçileri: İnsanca yaşamak istiyoruz
10:53 Foça'daki orman yangını kontrol altına alındı
10:42 32 bin 630 sayfada rejimin hukukla imtihanı
10:35 Tartışmalı Dersim Cemevi seçimlerinin yenilenmesine karar verildi
10:29 DEM Parti heyeti ile Meclis Başkanı Kurtulmuş arasındaki görüşme başladı
10:28 DFG: Zeynep Durgut’un yanındayız, tehdit edenlerin peşini bırakmayacağız
09:52 Kayyımın devrettiği 6 milyonluk spor tesisi kaderine terk edildi!
09:50 Kayyım yönetimi: Suya zam, halka icra, yandaşa vekâlet!
09:40 Nükleer müzakeresi: ABD ve İran yeniden görüşecek
09:34 ‘Fuhuş Çetesi'ni ortaya çıkaran muhabirimize tehdit: Peşini bırakmayacağız
09:32 Gezici Çocuk Tiyatro Günleri sona erdi
09:24 Haydar Ergül: Toplumsal sosyalizm özgürlüğe götürür
09:13 Dubbins'ten AB'ye süreç uyarısı: Fırsatın kaçması felaket olur
09:11 Îkram Balekanî: İran’da çözüm Demokratik Konfederalizm’dir
09:10 AKKAY-DER: Devlet bir an önce yasal düzenlemeler yapmalı
09:09 'Çatışma ve çözüm süreçlerinde çocuk' konferansı düzenlenecek
09:08 Çerkesler’den ‘süreç’ değerlendirmesi: Demokrasi tüm halkların sorunu, ezberler bozulmalı
09:07 Sosyalist örgütler: Demokratik toplum ve cumhuriyet için hepimize ödevler düşüyor
09:04 Gilî Dağı yamaçlarında ot biçme dönemi başladı
09:04 Mar Şalita Manastırı'ndaki talanın fotoğrafları
09:00 26 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
08:48 İmralı Heyeti, Meclis Başkanı Kurtulmuş ile görüşecek
08:07 31 yıl sonra tahliye olan Doğan: Süreci sahiplenelim
07:35 Önder anısına turnuva ve konser
07:31 Foça'da yangın büyüyor: 20 ev boşaltıldı
25/06/2025
23:19 Qamişlo'da binlerce kişi Abdullah Öcalan için yürüdü
22:59 Amed’in 5 ilçesinde Demokratik Toplum Buluşması: Abdullah Öcalan’a güveniyoruz
22:23 Amed'de gözaltına alınan gençler serbest
22:20 Erdoğan: DEM Parti ile yeni bir görüşme yapacağız
22:12 PSAKD'tan Madımak anması
22:03 DEM Parti MYK: Kobanê Davasının tüm gerekçeleri boşa düşmüştür
21:40 Bodrum'da kadınlar barışı konuştu
21:33 Tursun, 32 yıllık tutsaklıktan sonra Amed’de kitlesel karşılandı
21:10 Uluslararası bir heyet ‘süreç’ gündemiyle İstanbul’a geliyor
20:17 Mersin'de KHK'liler için 'hukuksuzluğa son verilsin' çağrısı
19:53 32 yıldan sonra cezaevinden çıkan ağır hasta tutsak: Ayaktaysam bunu Öcalan'a borçluyum
19:43 Yüzlerce kadın katliamlara karşı alanlarda
19:12 Pîran’da madene karşı eylem
19:07 Cinsel istismar faili baba beraat etti!
18:34 DEM Parti girişimiyle aileler barıştı
18:31 Pasur ve Licê’de GES ve maden alanında bilirkişi incelemesi
18:28 Kütahya'da tüp bayisinde patlama: 8 yaralı
18:26 Amed’de kadın cinayetlerine karşı yürüyüş
18:24 7 yıl önce yaşamını yitiren Gören’in taziyesine kitlesel ziyaret
18:06 Riha'da kadın katliamı ve şüpheli ölüm
18:01 Ege'de çok sayıda yangın
17:56 32 bin sayfalık gerekçeli kararın haritası
17:07 Amed'de sürece ilişkin açıklama: Öcalan'ın şartları uygun hale getirilmeli
17:06 Kayyım protestolarına katılan 7 kişiye ceza ve HAGB
16:59 İş kazasında yaralanan işçiler yaşamını yitirdi
16:52 Üzerinde ‘Hebûn’ yazılı Amedspor forması tutsağa verilmedi
16:28 2026 NATO Zirvesi Türkiye'de yapılacak
16:26 Kobanê Davası'nın gerekçeli kararı 1 yıl 1 ay 10 gün sonra açıklandı
16:01 Hayati tehlikesi süren Emine Ocak'a ziyaret
15:48 Kazım Koyuncu mezarı başında anıldı
15:43 GGM önünden seslendiler: Mültecilerin hakları güvenceye alınsın
15:07 Gazeteciye sanal medya soruşturmasında takipsizlik kararı
14:41 ÖHD Marmara raporu: 93 tutsağın tahliyesi engellendi
14:38 Avrupa Konseyi Eylül'de Abdullah Öcalan'ın ‘umut hakkı’nı görüşecek
14:31 ESM toplu iş sözleşmesi taleplerini açıkladı
14:25 Îdir eski Belediye Eşbaşkanı Yaşar Akkuş tahliye edildi
14:24 Aliağa ve Foça'da yangın
13:28 Fuhuşa sürüklenen çocuk anlattı: Silahla zorladılar
13:11 Amed’de 4 genç gözaltına alındı
12:45 Adalet Bakanı Tunç'tan 10. Yargı Paketi açıklaması
12:34 Omerya’da ormanlık alanda yangın
12:07 Af Örgütü: AB-İsrail Ortaklık Anlaşması askıya alınsın
12:03 Eşbaşkanlar: Demokratik toplumun inşasından sorumluyuz
11:57 Artûklû Kadın Bostanı’nda ilk hasat
11:01 Sıddık Güler ATK’ye sevk edildi
11:00 Futbol turnuvasında erkek şiddeti protesto edildi
10:36 ‘21. Yüzyıl Özgürlük İdeolojisi: Demokratik Sosyalizm’ kitabının ikinci baskısı çıktı
10:03 İran 3 Kürt tutsağı idam etti
09:59 ADAMDER yöneticisi: Kürtlerle barışmış Türkiye Ortadoğu’da aktör olur
09:50 Cezaevlerindeki ihlallere karşı ortak mücadele çağrısı
09:37 'Ziggurat anlayışa karşı kadın birliğinin zamanı'
09:30 Gazeteci Geleban: Kürtler birleşirse İran’da demokratik konfederalizm inşa edilebilir
09:29 Ekonomist İlhan Döğüş: Asıl hedef nadir toprak elementleridir
09:27 Licê'nin 21 mahallesinde petrol araması: Yaşam alanımız talan ediliyor
09:26 Yaşamını yitiren hasta tutsağın oğlu: İktidar samimiyse adım atmalı
09:25 Sanatçılar: Barış konuşulurken operasyonların devam etmesi kabul edilemez
09:16 Gabar Dağı'nda ekosistem yok ediliyor
09:13 ‘İktidar hasta tutsakları koz olarak kullanıyor’
09:09 Sivil toplumdan süreç çağrısı: Çözüm adaletle olur
09:06 ‘Eylem Ataş kadınların ve gençliğin mücadelesinde yaşıyor’
09:05 Qaxizman'da kayyım geldi projeler askıya alındı
09:04 Rıza Türmen: Süreç için en büyük engel Türkiye'nin baskıcı rejimi
09:03 Şirnex’te çocuğa yönelik cinsel suç: Bu sadece adli değil politik bir mesele
09:02 Şair Ceketli Çocuk: 20 yıl geçti, elinden gitarı düşmedi
09:00 25 HAZİRAN 2023 GÜNDEMİ
24/06/2025
23:52 Gezici Çocuk Tiyatro Günleri’nde çocuklar doyasıya eğlendi
22:55 DEM Parti, Çerkeslerle buluştu
21:27 Siyasi partiler komisyon önerilerini bir hafta içinde sunacaklar
21:20 Besê Hozat: Biz gerekeni yaptık, Türk devleti adım atmalıdır
21:13 CPT: Türkiye Amêdiyê'deki köyleri 76 kez bombaladı
20:30 ‘Komisyon’ gündemli toplantı sona erdi
20:26 Uyuşturucuya karşı nöbet Koşuyolu’nda sonlandı: Bilinçlendirmek hepimizin görevi
20:19 Sosyalist partilerden Ortadoğu'daki savaşa tepki
19:47 Darıca Belediyesi'nde bir zabıta yaşamına son verdi
19:17 Tüm Bel-Sen’den TİS çağrısı: Tek yol emekçilerin mücadelesi
18:49 Kurtulmuş Meclis'te eski başkanlarla görüştü
18:42 Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi: Tüm kadınları barışa ses vermeye çağırıyoruz
18:19 Kurtulmuş ve siyasi parti grup başkanvekillerinin ‘komisyon’ gündemli toplantısı başladı
18:12 İzmir'de iki farklı noktada yangın
18:07 KHK’liler: Barışın konuşulduğu bu süreçte işlerimize geri dönmeliyiz